yürüme ne demek?
- Yürümek işi
- Dansçının dans adımlarıylayürümesi.
- Bk. geçiş
- Walk.
- Walking.
- Pace.
- Marching.
- Marche
- Marche
yürümek
- Adım atarak ilerlemek, gitmek
- Karada veya suda, herhangi bir yöne doğru sürekli olarak yer değiştirmek.
- Çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek.
- Yayan gezmek, yayan gitmek
- Yol almak.
- Bir yere gelmek, bir yere ulaşmak, kaplamak.
- Üzerine doğru gitmek, akın etmek, saldırmak, hücum etmek.
- Faiz, hesap edilmek, işlemek.
- Stir one's stumps.
- Ankle.
geçiş
- Geçme işi veya biçimi
- Herhangi bir durumdaki değişme, intikal.
- Resimde iki ayrı rengi birbirine bağlayan ara ton.
- Ses organlarının bir durumdan ötekine geçmesi.
- Bir parça süresince bir tondan başka bir tona atlama.
- Bir öğecik eksiciğinin ya da bir çekirdeğin uyarılmış bir halden daha düşük erkeli kararlı bir hale dönmesi ya da bunun tersi olay;geçişler belli tutarda erke salımı ya da erke soğurumu ile olur.
- Intikal.~ töresi: intikalî hukuk (bk. çağlararası töre).
- Filmin çeşitli sinema aygıtlarının düzeneğinde ileriye ya da geriye doğru düzenli devinimi; özellikle filmin alıcı ya da gösterici penceresi önünde devinimi.
- Çeşitli etkenler yüzünden, dizgenin bir nicem durusundan başka bir nicem durusuna atlaması.
- Bağırsakların boşalması.
yürüme aleti
- Elektrikle hareket eden ve bir bandı olan, egzersiz veya pulmoner testlerde kullanılan efor aygıtı.
- Walking splint.
yürüme arabası
- Go cart, walker.