alışık olmak ne demek?
- Alışkanlık durumuna gelmek
Kayıkları olmayanlar mahalledeki en alışık oldukları kira sandallarına haber gönderirler.
A. Ş. Hisar - Be used to doing.
alışkanlık
- Bir şeye alışmış olma durumu, itiyat, huy, ünsiyet
- Yakınlık, arkadaşlık, ünsiyet.
- İç ve dış etkilerle davranışların tekrarlanması, hep aynı biçimde gerçekleşmesi sonucu beliren, şartlanmış davranış.
- Kişinin bağımlılığının olmadığı, ancak yazı yazarken veya imza atarken kişiye has karakteristik özelliklerin tekrarlanması.
- Bir ilacın tekrarlanarak kullanılması sonucunda oluşan psişik bağımlılık durumu.
- Bir edim ya da etki karşısında canlı bir varlığın kazanmış olduğu değişmez tutum.
- Bir şeyin sık sık yinelenmesi sonunda oluşan huy ve alışkı.
- Habit.
- Routine.
- Custom.
alışık olmayan
- Unused to, unfamiliar.
alışık
- Herhangi bir duruma alışmış olan
- Bir şeye yatkın olma durumu.
- Alışkın, idmanlı, şerbetli.
- Alışmış, uyum sağlamış.
- Herhangi bir şeye alışmış olan.
- Alışmış, adet etmiş.
- Kırmızı ışık.
- Used to.
- Accustomed.
- Familiar.
olmak
- Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak
- Gerçekleşmek veya yapılmak.
- Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak
- Bir şeyi elde etmek, edinmek
- Bir durumdan başka bir duruma geçmek.
- Herhangi bir durumda bulunmak.
- Uygun düşmek, yerinde görülmek.
- Yetişmek, olgunlaşmak.
- Happen.
- Become.