aceleye getirmek ne demek?
- Bir işi üstünkörü, özenmeden yapmak
Boşanma işlemleri devam ederken ev arama işini aceleye getirdiğime bin pişmanım.
E. Şafak - Zaman darlığından yararlanarak birini aldatmak.
- Do smth. in a hurry, rush, hurry, hurry up!, rush in, rush into.
aceleye getirilmiş iş
- Rush job.
aceleye gelen
- Hurried.
getirmek
- Gelmesini sağlamak
- Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak.
- Erişmek veya eriştiğini sanmak.
- İleri sürmek.
- Sebep olmak, ortaya çıkarmak.
- İletmek, bildirmek
- Sağlamak
- Bir makama atamak veya seçmek.
- Bring.
- Bring along.