acele ne demek?
Kökeni: Arapça
- Hızlı yapılan, tez, ivedi
Adam, acele adımlarla tekrar geri dönüyor, süratle merdivenlerden iniyor.
E. M. Karakurt - Vakit geçirmeden, tez olarak
Acele bir karar vermek ihtiyacındayım.
P. Safa - Bir işi çabuk yapmaya ve çabuk bitirmeye çalışma, ivedilik.
- Çabuk davranma, ivecenlik.
- Çabuk, çabukluk
- Çabuk davranma gerekliliği
- Hasty.
- Urgent.
- Hurried.
- Hurry-up.
- Early.
- Flying.
- Pressing.
- Too previous.
- Hastily.
- Hurriedly.
- In haste.
- In a hurry.
- Discomposedly.
- Hotfoot.
- Hurry.
- Haste.
- Rush.
- Dispatch.
- Precipitancy.
- Urgency.
- Bustle.
- Expedition.
- Precipitance.
- Precipitate.
- Press.
- Whir.
- Crash.
- Cursory.
- Hustle.
- Immediate.
- Nippy.
- Precipitation.
- Flurry.
- With dispatch.
- Make a beeline.
- Prompt.
- In short order.
- Speedy.
- White heat.
acele acele
- Çabuk çabuk, hızlı olarak, büyük bir çabuklukla.
- Zarf.
acele ederek
- Hastening