ağır ağır ne demek?
- Yavaş yavaş
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden.
A. Haşim - Dikkatli ve özenli bir biçimde
Ağır ağır ve tane tane konuşuyorlar.
N. F. Kısakürek - Dolu dolu
Ağır ağır bir kilo gelir.
- Yaklaşık olarak.
- Yavaşça, acelesiz.
- Largo.
- Slowly.
- Gradually.
- Inch by inch
- Ponderously
yavaş
- Dikkat et, acele etme!
- Hızlı olmayan, çabuk karşıtı.
- Yumuşak huylu, yumuşak başlı.
- Alçak, hafif.
- Alçak, hafif bir biçimde
- Hızlı olmayarak.
- Ağırbaşlı; yumuşak huylu, sakin.
- Şefkatli, sevecen.
- Slow.
- Gingerly.
ağır ağır demeli, çabuk çabuk yemeli
- Yemeği çabuk yemelisin, dediğinin anlaşılabilmesi için de sözleri tane tane ve yavaş yavaş söylemelisin.
ağır ağır gezinmek
- Stroll.
ağır
- Yavaş
- Yoğun
- Fiziksel nedenlerden dolayı güç işiten (kulak)
- Değeri çok olan, gösterişli
- Keskin, boğucu (koku)
- Kısık, alçak
- Yavaş bir biçimde
- Sindirimi zor (yiyecek)
- Ağır sıklet
- Tartıda çok çeken, hafif karşıtı.