yavaş ne demek?
- Dikkat et, acele etme!
- Hızlı olmayan, çabuk karşıtı.
- Yumuşak huylu, yumuşak başlı.
- Alçak, hafif.
- Alçak, hafif bir biçimde
Yavaş tut, içinde kırılacak eşya var...
M. Ş. Esendal - Hızlı olmayarak.
- Ağırbaşlı; yumuşak huylu, sakin.
- Şefkatli, sevecen.
- Slow.
- Gingerly.
- Languishing.
- Largo.
- Leisurely.
- Lingering.
- Not fast.
- Poco.
- Slowspeed.
- Tardy.
- Gentle.
- Heavy.
- Inert.
- Slack.
- Torpid.
yavaş artan geiıelleşmiş fonksiyon
- Schwartz uzayında tanımlı doğrusal fonksiyonel.
- Tempered distribution.
- Distribution tempérée
yavaş atın çiftesi pek olur
- Still waters run deep.