açık yaraya tuz ekilmez ne demek?
- Acısı henüz taze olan bir kimsenin üzüntüsü, birtakım söz ve davranışlarla artırılmamalıdır.
açık
- Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı
- Engelsiz.
- Örtüsüz, çıplak.
- Boş.
- Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal.
- Aralığı çok.
- Çalışır durumda olan
- Kolay anlaşılır, vazıh
- Hiçbir perdeye basılmaksızın tellerin açık bırakıldığı veya tüm tellerin herhangi bir perdeden tek parmakla kapatıldığı durumlarda bile sık kullanılan akorların elde edilebildiği akortlama biçimi.
- Gelirin gideri karşılamaması durumu.
açık açık
- Saklamaksızın.
- Bütün ayrıntılarıyla.
- İçtenlikle.
- Samimi olarak.
- Clearly, outspokenly, openly, without mincing matters, in round terms, bluntly, warts and all.
tuz
- Kokusuz, suda eriyen, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billursu madde.
- Bir asitteki hidrojenin yerini bir bazın almasıyla oluşan birleşim, sodyum klorür (NaCl).
- Bir asit hidrojenlerinin tümü, ya da bir bölümü metal ya da köklerle yer değiştirdiğinde oluşan bileşik.
- NaCI; sodyum klorüre halk dilinde verilen ad.
- Çeşitli metal veya metal eş değerlerinin klorürleri, sülfatları, fosfatları, laktatları, sitratları veya kalsiyum kazeinatta olduğu gibi proteinlerle birleşimlerinde bir asidin hidrojen atomunun yerini bir metalin veya metal-eş değerinin almasıyla oluşan bileşikler sınıfı, yemek tuzu, sodyum klorür. %
- Güzellik, şirinlik.
- güzellik, şirinlik
- Sodium clorure, salt.
- Lock or tuft of hair.
- Salt.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
açıkaçık açıkaçık açık söylemekaçık açınıkaçık adaçık adresaçık ağılaçık ağız aç kalmazaçık ağızlıaçık aktarımaçıaçı karşı açıaçı çekimiaçı fonksiyonuaçı freze bıçağıyaraya aityaraya iyi gelenyaraya merhem olmakyaraya tuz biber ekmekyaraya yerel uygulanan ilaçlaryarayara açmakyara ağzını açık tutan aletyara almakyara bandıyaryar beni ansın bir koz ile, o da çürük çıksınyar dan atmakyar olmakyar yar yalvarmak