açık açık söylemek ne demek?
- Make no bones of it.
açık
- Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı
- Engelsiz.
- Örtüsüz, çıplak.
- Boş.
- Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal.
- Aralığı çok.
- Çalışır durumda olan
- Kolay anlaşılır, vazıh
- Hiçbir perdeye basılmaksızın tellerin açık bırakıldığı veya tüm tellerin herhangi bir perdeden tek parmakla kapatıldığı durumlarda bile sık kullanılan akorların elde edilebildiği akortlama biçimi.
- Gelirin gideri karşılamaması durumu.
açık açık
- Saklamaksızın.
- Bütün ayrıntılarıyla.
- İçtenlikle.
- Samimi olarak.
- Clearly, outspokenly, openly, without mincing matters, in round terms, bluntly, warts and all.
açık
- Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı
- Engelsiz.
- Örtüsüz, çıplak.
- Boş.
- Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal.
- Aralığı çok.
- Çalışır durumda olan
- Kolay anlaşılır, vazıh
- Hiçbir perdeye basılmaksızın tellerin açık bırakıldığı veya tüm tellerin herhangi bir perdeden tek parmakla kapatıldığı durumlarda bile sık kullanılan akorların elde edilebildiği akortlama biçimi.
- Gelirin gideri karşılamaması durumu.
söylemek
- Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak
- Bir düşünceyi ileri sürmek, ortaya atmak
- Yapılmasını istemek
- Türkü, şarkı vb. okumak
- Yazmak, düzmek.
- Haber vermek
- Önceden bildirmek, tahmin etmek
- Herhangi bir şeyi bildirmek, anlatmak, demek istemek, hatırlatmak
- Bade.
- Tell.