şaşırdığını belli etmeden ne demek?
Without batting an eyelash, without batting an eyelid.
şaşırdım doğrusu
Bound: i will be bound!.
belli
- Beli olan
- Bilinmedik bir yanı olmayan, malum
- Gizli olmayan, ortada olan, anlaşılan, bedihi, zahir, aşikâr
- Belirli, muayyen
Apparent.
Clear.
Certain.
Specific.
Particular.
Known.
belli
- Beli olan
- Bilinmedik bir yanı olmayan, malum
- Gizli olmayan, ortada olan, anlaşılan, bedihi, zahir, aşikâr
- Belirli, muayyen
Apparent.
Clear.
Certain.
Specific.
Particular.
Known.
etmen
- Birlikte veya ayrı ayrı etkisini gösteren ve belli bir sonuca götüren güçlerden, şartlardan, ögelerden her biri, amil, faktör.
- Faktör.
- Etken.
- Birlikte ya da ayrı ayrı etkisini gösteren ve belli bir sonuca götüren güçlerden, koşullardan her biri.
- Zekâ ölçümünde, uygulanan iki ya da daha çok sayıda testten elde edilen sonucu belirleyen ve etkileyen böylece ayrı test puanları arasında bağlılaşma sağlayan varsayımsal özellik, yetenek ya da yetenek öğelerinden biri.
Factor, agent.
Agent.
Consideration.
Factor.
Consideration faktör.