bell ne demek?
- Yaş etmek. Islatmak.
- Çıngırak veya zil takmak
- Böğürmek, bağırmak (geyikb.)
- Çan şekline girmek
- Kösnüme devresinde geyiklerin çıkardlığı ses, böğürme
- Çan, kampana
- Çan şeklinde herhangi bir şey
- Zil, sıngırak
- Gemide saati belirtmek için çanın vuruş sayısı
- Böğürmek, bağırmak (geyik vb.)
yaş
- Doğuştan veya kuruluştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen zaman, sin (II)
- Hayatın çeşitli evrelerinden her biri, çağ
- Bir kurum, bir kuruluş, düzen vb.nin kurulduğundan bu yana geçen zaman.
- Bir gök cisminin oluşmaya başladığı günden bugüne kadar geçirdiği zaman süresi.
- Nemli, ıslak, kuru karşıtı.
- Kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş, kurumamış, kurutulmamış, taze
- Gözyaşı.
- Kötü, korkulu, zor.
- Bir varlığın doğumundan başlayarak ömrü boyunca tekrarlanan belirli zaman aralıklarının toplamı.
- Dank.
bell and spigot joint
- Muflonlu bağlanti
bell bottomed
- Ispanyol paça