çalmadan oynamak ne demek?
- Bir işe çok hevesli görünmek.
- Çok keyifli ve sevinçli durumda bulunmak
çalmadık kapı bırakmamak
- Move heaven and earth.
çalma
- Hırsızlık, sirkat
- Başa sarılan sarık.
- Çalınmış.
- Kakmalı olmayan, kalemle işlenmiş.
- Kibrit.
- Çalmak işi
- Sahnede başka bir oyuncunun sözlerinin ya da hareketlerinin etkisini azaltacak yolda, sıra kendisinde olmadığı halde, seyircinin dikkatini kendi üstüne çekme. Öbür oyuncunun oyununuçalma.
- Tendency.
- Stealing.
- Thieving.
oynamak
- Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak
- Herhangi bir tutku, ilgi vb. sebeple bir şeye kendini vermek
- Kımıldamak, hareket etmek.
- Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak.
- Bir film, oyun vb.nde rol almak
- Film gösterilmek.
- Tiyatro eseri sahneye konmak
- Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek
- Oyuncunun gerekli ses uygulayımı ve gövde hareketleri ile bir oyun kişisini canlandırması ya da göstermesi.
- Oyunluktaki belirli bir kişiyi canlandırmak.