zar bağlamak ne demek?
- Film
film
- Sinema makinesiyle gösterilen eser.
- Fotoğrafçılıkta, radyografide ve sinemacılıkta resim çekmek için kullanılan, selülozdan, saydam, bükülebilir şerit.
- Sinemacılıkta, bir oyunun bütününü taşıyan şerit veya şeritlerin bütünü.
- Makinesiyle gösterilen eser.
- Camlara yapıştırılarak içerinin görünmesini engelleyen bir tür ince yaprak.
- Bk. yaygı
- Sinemafilmini gerçekleştirmekte kullanılan, selüloitten, saydam, esnek, bükülebilir, eni ve biçimi ölçünlere göre belirlenmiş kuşak; sinemanın ham özdeği
- Bunun, henüz alıcıda kullanılmamış, duyarkatı etkilenmemiş olanı, boşfilm
- Aynı kuşağın alıcıda kullanılmış, üzerinde gizli görüntü oluşmuş olanı, dolufilm
- (Genel anlamda) Göstericide kullanılmak üzere her şeyi hazır, tamamlanmamış sinema yapıtı. (Filmin siyah-beyaz, renkli, dar, geniş, sesli, sessiz, negatif, pozitif, vb. birçok çeşidi vardır; bunlar kendi maddelerinde ayrı ayrı gösterilmiştir).
zar
- İnce perde veya örtü.
- İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlar ve organ bölümleri, çeper.
- Tavla ve başka oyunlarda kullanılan kemik, fil dişi, plastik vb. maddelerden küp olarak yapılan ve altı yüzünde, birden altıya kadar benekler bulunan oyun aracı.
- Birbirine sımsıkı yapışık hücre veya moleküllerden oluşan ve bitkilerin çeşitli bölümlerini bir kın gibi saran ince tabaka, cidar, çeper.
- Kadınların örtündükleri çarşaf, car (II).
- Titreşerek ses üreten ince metal yaprak.
- Anatomide makroskopik ya da mikroskopik boyutlu, az ya da çok farklılaşmış ya da karmaşık yapıda, geniş ve yassı katman biçimli oluşumların genel adıdır.
- Sestoplarda, sesyayarda üzerine gelen ses dalgaları ya da elektrik akımına uygun titreşimler yapan parça.
- Hücrezarı.
- Bir dokuyu saran ince tabaka.
zar zor
- Güçtükle, zorla, dara dar; kıt kanaat.
bağlamak
- Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak.
- Düğümlemek.
- Yara ilaç koyup bezle sarmak.
- Denk yapmak, paket yapmak.
- Oluşmak, tutmak, meydana gelmek
- Bir iş veya kimse için ayırmak, tahsis etmek.
- Anlaşma yapmak.
- Uyulması zorunlu olmak
- Ilzâm etmek, borçlandırmak.
- Fixate.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
zarzar zorzar almakzar atmazar atma kabızar atmakzar boşlukzar elektrotzar gelmekzar gibizaafzaaf ilezaafa uğramakzaafı surizaarbağlamakbağlamabağlama açınığıbağlama ağızlığıbağlama barınağıbağlama bileziğibağlambağlam değiştirmesibağlam duyarsızbağlam erkesibağlam kaydıbağlabağlaçbağlaç asıntısıbağlaç deyimibağlaç görevi gören kip