velveleye vermek ne demek?
- Gereksiz telaşa ve heyecana düşürmek.
Susun, ortalığı velveleye vermeyin! Ne bağrışıyorsunuz?
Sait Faik Abasıyanık - To rock the boat.
velvele
- Gereksiz telaş, gürültü, patırtı, kalabalık sesi ve heyecan
- Outery.
- Hubbub.
- Fracas.
- Hullabaloo.
- Noise.
- Pandemonium.
- Uproar.
velvele kopmak
- Büyük gürültü çıkmak
vermek
- Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
- Bırakmak veya bağışlamak
- Ondan bilmek, atfetmek
- Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
- Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
- Herhangi bir duruma yol açmak
- Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
- Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
- Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
- Bring.