savcılık yapmak ne demek?
- Prosecute.
savcılık
- Savcı olma durumu, müddeiumumilik.
- Savcının görevi.
- Savcının makamı.
- Savcının görev yaptığı bina
- Yürütme gücüne ve böylece Adalet Bakanlığına bağlı olarak devlet adına suç ve suçluları izleyip kamu yararına iş gören ve kamu davası açan görevli orun.
- Attorney-generalship, public prosecutor's office, director of public prosecutions.
- Being a public prosecutor.
- Office of the public prosecutor.
- Attorney generalship.
- Ministère public, parquet
savcı
- Devlet adına ve yararına davalar açan, kamu haklarını ve hukuku yerine getirmek üzere yargıç katında sanıkları kovuşturan görevli, müddeiumumi.
- Adalet Bakanına bağlı olarak tüze yargılıklarında yürütme organının temsilcisi ve türe örgütünün yönetimi ile görevli, yasaların uygulanmasına, yar-yardımcı ve daha çok ceza türesi ile uğraşan kişi.
- Director of the public prosecutions, Public Prosecutor's office.
- Public prosecutor.
- Solicitor.
- Prosecutor.
- Attorney general.
- District attorney.
- Prosecuting attorney.
- Counsel for the prosecution.
yapmak
- Yol almak
- Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak
- Salgılamak, çıkarmak
- Dışkı çıkarmak
- Gerçekleştirmek
- Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek
- Evlendirmek
- Bir durum yaratmak
- Edinmek, sahip olmak
- Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek