propagandasını yapmak ne demek?
- Propagandize, make propaganda for.
propaganda
- Bir öğreti, düşünce veya inancı başkalarına tanıtmak, benimsetmek ve yaymak amacıyla söz, yazı vb. yollarla gerçekleştirilen çalışma, yaymaca
- Bk. yaymaca
- Fr. Bir fikri veya malı herkese bildirmek veya kabulü için yapılan ilan. Çok kıymetli olduğu veya olmadığı halde bir şeyin kıymetini arttırmak maksadiyle yapılan konuşma veya ilanat.
- Propaganda.
- Congregation of cardinals, established in 1622, charged with the management of missions.
- Information that is spread for the purpose of promoting some cause.
- Control of information, ideas, facts, or allegations spread deliberately to further one's cause or to damage an opposing cause.
- Way of presenting a belief that seeks to generate acceptance without regard to facts or the right of others to be heard Propaganda often presents the same argument repeatedly, in the simplest terms and ignores all rebuttal or counter-argument It is essentially self- interested and often associated with authoritarian regimes Propaganda is often used to convey official descriptions of reality, when it may be allied with bureaucratic control of media, censorship of opposing opinions and deliberate misinformation.
- Any information, ideas, doctrines, or special appeals spread to influence the opinions, emotions, attitudes, or behavior of any specified group to benefit the sponsor, either directly or indirectly.
- Written or spoken pieces that are intended to influence the reader or listener strongly.
propaganda amaçlı
- Propagandistic.
yapmak
- Yol almak
- Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak
- Salgılamak, çıkarmak
- Dışkı çıkarmak
- Gerçekleştirmek
- Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek
- Evlendirmek
- Bir durum yaratmak
- Edinmek, sahip olmak
- Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek
Türetilmiş Kelimeler (bis)
propagandapropaganda amaçlıpropaganda filmpropaganda filmipropaganda izlencesiyapmakyapmak istemekyapmak istememekyapmak pek de kolay değilyapmak üzereyapmak üzere olmakyapmak yada bozmakyapmak zorunda kalmakyapmakla meşgul olmakyapmakla şeref duymakyapmayapma aydınlatmayapma beyapma bebekyapma bezem