püskürtmek ne demek?
- Püskürme işini yaptırmak.
- Hızla ve savurtarak çıkarmak.
- Fışkırtmak.
- Mek zorunda bırakmak
Düşmanı, hem de kanadı kırık hâlimizle, hangi güçle geri püskürttük?
H. Taner - Geri dönmek zorunda bırakmak
- Pulverization.
- Spray on.
- Spout.
- Atomize.
- Vaporize.
- Belch.
- Repulse.
- Repel.
- Beat off.
- Dash.
- Pulverize.
- Squirt.
- Vomit.
- To spray.
- To belch.
- To repulse.
- To repel.
- To fight sb/sth off.
- To dust.
- To spew out.
- To spume forth lava.
- To drive back an attacker.
- To blow.
- To blast.
- To inject.
- To sprinkle.
- To atomize.
- To jet.
- To spatter.
- Sparge.
- Fence out.
- Fight off.
- Rush.
- Spray.
püskürme
- Sık ve tek tek benekler durumunda.
- Yanardağın, duman, kül ve lav çıkarması, indifa.
- Püskürmek işi.
- Bkz. yanardağpüskürmesi.
- Eruption.
- Spraying sth from one's mouth.
- Blowing.
- Splatter.
- Pulverizing.
- Sprinkling.
püskürtme
- Sulu boya püskürterek çeşitli tonlarda yüzeyler elde etme tekniği veya bu teknikle yapılmış resim.
- Püskürtülerek yapılmış.
- Sıçramış, fırlamış
- Püskürtmek işi.
- (Resim) Bir püskürtücü ile suluboya püskürterek ara değerlerde yüzeyler elde etme tekniği; bu teknikle yapılmış resim.
- Rollback.
- Repulse.
- Spraying.
- Injection.
- Repelling.
püskürtme basacı
- Yakıt püskürtmeli motorlarda, yakıtın niceliğini düzenleyen ve basıncını yükselterek püskürtücüye gönderen basaç.
- Fuel injection pump.
- Einspritz Pumpe
- Pompe d'injection