oturak ne demek?
- Oturulacak yer veya şey.
- Alçak iskemle.
- Bir şeyin yere gelen tarafı, taban.
- Ördek.
- İçkili, çalgılı ve kadınlı eğlenti.
- Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı bölüm.
- Bacaklarında veya başka bir yerinde, gezmesine engel olacak bir özrü olduğundan hep evde oturan (kimse), kötürüm.
- Kürekli teknelerde kürekçilerin oturduğu enli tahta.
- Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı kısmı. (bk. Şek. 3)
- Seat.
- Badpan lazımlık.
- Thwart.
- Slop jar.
- Potty.
- Low stool.
- Base.
- Foundation.
- Trestle.
- Stretcher.
- Chamber pot.
- Bedpan.
- Saddle.
- Bottom.
- Foot.
- Stand.
oturak alemi
- Anadolu'nun kimi yörelerinde, yalnız erkeklerin katıldığı, kadın oynatılan içkili toplantı.
- Anadolu'nun bazı yörelerinde, sadece erkeklerin katıldığı, kadın oynatılan içkili toplantı.
- Drinking party with dancing girls.
oturak kemeri
- Tuber ischiadicum'lar arasında, symphysis pelvina'ya doğru olan kemer, arkus işyadikus.
- Tuber ischiadicum'lar arasında, symphysis pelvina'ya doğru uzanan, doğumun kolay veya zor olmasında rolü olan, işi kemiğinin taban kısmında oluk benzeri kemer, arkus işyadikus.
- Arcus ischiadicus.
- Arcus ischiadicus