oturaksız ne demek?
- Seatless.
oturak
- Oturulacak yer veya şey.
- Alçak iskemle.
- Bir şeyin yere gelen tarafı, taban.
- Ördek.
- İçkili, çalgılı ve kadınlı eğlenti.
- Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı bölüm.
- Bacaklarında veya başka bir yerinde, gezmesine engel olacak bir özrü olduğundan hep evde oturan (kimse), kötürüm.
- Kürekli teknelerde kürekçilerin oturduğu enli tahta.
- Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı kısmı. (bk. Şek. 3)
- Seat.
oturak alemi
- Anadolu'nun kimi yörelerinde, yalnız erkeklerin katıldığı, kadın oynatılan içkili toplantı.
- Anadolu'nun bazı yörelerinde, sadece erkeklerin katıldığı, kadın oynatılan içkili toplantı.
- Drinking party with dancing girls.