nihayet vermek ne demek?
- Ilişkiyi kesmek, bir işi, alışkanlığı yapmaktan vazgeçmek
Tekaüt olduktan sonra doktorlara inat, oburluğa, nargileye bir nihayet vermemişti.
Ö. Seyfettin - Bitirmek, tamamlamak, sonuçlandırmak
Bu komediye nihayet vermek, buraya bir daha gelmemek üzere çıkıp gitmek isterdim.
H. E. Adıvar
nihayet
- Son
- (ni'ha:yet) Sonunda
- -den başka bir şey değil
- Son. sonunda.
- Bitim, uç.
- Son derece.
- Finally.
- At last.
- At the end.
- After all.
nihayete ermek
- Sona varmak, sonuçlanmak, bitmek
vermek
- Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
- Bırakmak veya bağışlamak
- Ondan bilmek, atfetmek
- Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
- Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
- Herhangi bir duruma yol açmak
- Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
- Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
- Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
- Bring.