nihayet ne demek?
- Son
Ben nihayete doğru yanımdaki çocuğu dürterek kalktım.
Ö. Seyfettin - (ni'ha:yet) Sonunda
Nihayet duam kabul olundu, önümde hiçbir hicap kalmadı, hakikat bana olduğu gibi tecelli etti.
N. F. Kısakürek - -den başka bir şey değil
Ama bu, nihayet bir nüktedir.
Y. Z. Ortaç - Son. sonunda.
- Bitim, uç.
- Son derece.
- Finally.
- At last.
- At the end.
- After all.
- Eventually.
- Lastly.
- In the upshot.
- Close.
- End son.
- At long last.
- In the end.
- In the long run.
- At length sonunda.
- After all / at last.
- Conclusion.
- Finish.
- Termination.
- Outcome.
- Result.
- Expiration.
- At length.
- Limit.
- Terminus.
- Upshot.
son
- Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı
- En arkada bulunan.
- Artık ondan ötesi veya başkası olmayan
- Uç, sınır.
- Olanca
- Bir şeyin en arkadan gelen bölümü, bitimi, nihayet, akıbet.
- Olum.
- Etene.
- Etene.
- Bk. eş
nihayet vermek
- Ilişkiyi kesmek, bir işi, alışkanlığı yapmaktan vazgeçmek
- Bitirmek, tamamlamak, sonuçlandırmak
nihayete ermek
- Sona varmak, sonuçlanmak, bitmek