nasip etmek ne demek?
- Fırsat vermek.
- Eriştirmek
Allah bana o rezaletle gelmeyi nasip etmesin, ölmek daha iyi.
H. E. Adıvar - To grant.
fırsat
- Uygun zaman, uygun durum veya şart, vesile
- (Bak: Fursat)
- Opportunity.
- Chance.
- Occasion.
- Opening.
- Break.
- Facility.
- Show.
- Turn.
nasip almak
- (bektaşilikte) tarikata girme töreni yapılmak.
nasip olmak
- Fırsat düşmek, elvermek
- Mutluluk veren güzel şeylere erişmek, ulaşmak, kavuşmak
- To fall to one's share.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.