mukabelede bulunmak ne demek?
- Karşılık vermek.
- To return, to repay.
karşılık
- Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele
- Bir dildeki bir sözü başka bir dilde aynı anlamda karşılayan söz.
- Cevap, yanıt.
- Bir şey alınırken karşı tarafa verilen başka şey, bedel
- Bir iş için ayrılmış para, ödenek, tahsisat.
- İktisadi karar birimleri tarafından istenen veya gereksinim duyulan malların satılması, paranın verilmesi, ödeneğin sağlanması gibi işler.
- Bedel.
- Comeback.
- Price.
- Redress.
mukabele
- Karşılık verme, karşılama, karşılık.
- Karşı gelme, başkaldırma.
- Karşılaştırma, karşılıklı yapılan okuma.
- Toplu yerlerde yüksek sesle hatim okunurken Kur'an okumasını bilenlerin gözleriyle Kur'an'ı takip etmesi, bilmeyenlerin dinlemesi.
- Bkz. karşılaştırma.
- Karşılık, karşılamak.
- Hapsetmek. (Osmanlıca'da yazılışı: mukâbele)
- Responding.
- Response.
- Reciprocation.
mukabele etmek
- Karşılık vermek, karşılıkta bulunmak.
- A) to retaliate, to respond, to react b) to retort.
bulunmak
- Bulma işine konu olmak.
- Herhangi bir durumda olmak
- Bir yerde olmak
- Exist.
- Stand.
- Be present.
- Be situated.
- Have.
- Present oneself.
- Reside.