mukabele ne demek?
- Karşılık verme, karşılama, karşılık.
- Karşı gelme, başkaldırma.
- Karşılaştırma, karşılıklı yapılan okuma.
- Toplu yerlerde yüksek sesle hatim okunurken Kur'an okumasını bilenlerin gözleriyle Kur'an'ı takip etmesi, bilmeyenlerin dinlemesi.
- Bkz. karşılaştırma.
- Karşılık, karşılamak.
- Hapsetmek. (Osmanlıca'da yazılışı: mukâbele)
- Responding.
- Response.
- Reciprocation.
- Retaliations.
- Comparing.
- Comparison.
- Collating.
- Give and take.
- Interchange.
- Payment.
- Reply.
- Requital.
- Retort.
karşılaştırma
- Kişi ve nesnelerin benzer veya aynı yanlarını incelemek için kıyaslama, mukayese.
- Parmak izi, el yazısı, imza ya da mühürün kendinin olmadığını ileri süren kişiye, parmak bastırma, yazı yazdırma ya da mühürünü bastırma ve eski izlerle yenilerinin bir bilirkişi aracıyle karşılaştırılmasını ve gerçeğin ortaya çıkmasını sağlama.
- Bkz. kıyaslama
- Kopya edilmiş yazma ile aslının karşılaştırılması ve bu işlemin kitabın zahriye ya da hatimesine kaydedilmesi.
- Verification of a writing.
- Benchmark.
- Reference.
- Comparision.
- Crosscheck.
- Check.
mukabele etmek
- Karşılık vermek, karşılıkta bulunmak.
- A) to retaliate, to respond, to react b) to retort.
mukabele fiyatı
- Bk. sözleşme ederi