kasvetli ne demek?
- İç sıkıcı, sıkıntılı
Eski mahalle çok kasvetli, loş bir mahalle idi.
O. C. Kaygılı - Gloomy.
- Dreary.
- Cheerless.
- Dismal.
- Dark.
- Black.
- Bleak.
- Comfortless.
- Doleful.
- Drear.
- Funereal.
- Grave.
- Howling.
- Lugubrious.
- Melancholy.
- Mopish.
- Muzzy.
- Pitchy.
- Sable.
- Somber.
- Sombre.
- Sullen.
- Tenebrous.
- Waste.
- Depressive.
- Depressing.
- Desolate.
- Glum.
- Close.
- Gaunt.
- Leaden.
- Lonely.
- Murky.
- Oppressive.
- Saturnine.
- Severe.
- Solitary.
- Sombre somber.
iç
- Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı
- Oyuk şeylerin boşluğu.
- Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta.
- Toplu bir durumda bulunan kimse
- Nesnelerin arasında bulunan kimse veya nesne.
- Ten ile dış giysiler arası
- Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm.
- Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım.
- Kapalı yerlerde geçen görünçlükleriiçine alan çekim
- İşlikte, kapalı yerlerde çevrilmiş çekim. Dış'ın karşıtı.
kasvetli hava
- Pall
kasvetli örtü
- Pall.