kanıta dayanan ne demek?
- Evidential, evidentiary.
kanıt
- Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz
- Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil.
- Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil.
- Bir davada, sav, savunma, ileri sürmenin doğruluğuna yargıcı, yargılığı inandırmak, kanı vermek için yargılama türesinin kullanılmasını, toplanılmasını uygun gördüğü yazılı belgelerin, sözlü işlemlerin tümü.
- Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanı verici belge, delil.
- Ümidi tamamen sönmüş. Ye'se düşmüş, ümitsiz, kederli, hüzünlü.
- Evidence, proof.
- Proof.
- Evidence.
- Argument.
kanıt ileri sürme
- Kimi nedenler dolayısıyle önceden gösterilemeyen kanıtların yargılamanın yenilenmesi için yeniden ileri sürülmesi.
yanan
- Aflame.
- Alight.
- Burning.
- Language group of the Hokan family.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
kanıtkanıt ileri sürmekanıt isteyenkanıt niteliğinde sözkanıt olarak göstermekkanıkanı ayaklıkanı bozukkanı çokkanı donmakkankan adacığıkan ağlamakkan akçasıkan akçesidayanan belgelerdayanacak gücü kalmamakdayanağı kalmamakdayanağı olmayandayanakdayanak açınığıdayandayadayahatundayakdayak arsızıdayak atmadayday after dayday after day and year after yearday after tomorrowday airglow