kabarma ne demek?
- Kabarmak işi.
- Duygulanma
Bir de mektuplar okunurken ve selamlar söylenirken içinde tuhaf bir kabarma beliriyordu.
H. E. Adıvar - Kendini üstün görme, büyüklük taslama.
- Ay ve güneşin çekim etkisiyle, büyük denizlerde suların yükselmesi, met.
- Daha çok anadeniz kıyılarında, Ayın o kıyının öğlen çemberi üzerinden geçtiği sırada, deniz düzeyinde başlayan ve kıyıya doğru bir akıntı oluşturan yükselme.
- Bir filmin üzerinde fazla sıcak ya da gerilme yüzünden oluşan çıkıntı ve çukurlar.
- Intumescence.
- Flood-tide.
- Buckling.
- Rising.
- Swelling.
- High tide.
- Flood tide met.
- Blistering.
- Being puffed up with pride.
- High-tide.
- Blowing up.
- Inflation.
- Increase.
- Boom.
- Flushing.
- Flush.
- Upheaval.
- Blow up.
- Peeling.
- Effervescence.
- Creep.
- Afflux.
- Ebullition.
- Swell.
- Reflux.
- Rise.
- Heave.
- Uplift.
- Uplifting.
- Flood.
- Fermentation.
- Surge.
- Piping.
- Diste.
- Krümmung, Knicken, Verziehen
- Marée montante
- Gondolage, gaufrage
kabarmak
- Ağırlığı artmadan hacmi büyümek.
- Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
- Niceliği artmak, büyümek.
- Şişmek, genişlemek
- Hayvanların tüyleri dikilmek.
- Kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak.
- Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak.
- Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak.
- To become rough.
- To rise.
kabarma alçama
- Büyük denizlerde suların yükselmesi ve altı saat sonra olağan düzeyden aşağı inmesi olayı.
- Tides, flood and ebb.
- Marées
kabarmak
- Ağırlığı artmadan hacmi büyümek.
- Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
- Niceliği artmak, büyümek.
- Şişmek, genişlemek
- Hayvanların tüyleri dikilmek.
- Kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak.
- Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak.
- Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak.
- To become rough.
- To rise.