kabarmış ne demek?
- Swelled, bloated, proud.
- Blotchy.
kabarma
- Kabarmak işi.
- Duygulanma
- Kendini üstün görme, büyüklük taslama.
- Ay ve güneşin çekim etkisiyle, büyük denizlerde suların yükselmesi, met.
- Daha çok anadeniz kıyılarında, Ayın o kıyının öğlen çemberi üzerinden geçtiği sırada, deniz düzeyinde başlayan ve kıyıya doğru bir akıntı oluşturan yükselme.
- Bir filmin üzerinde fazla sıcak ya da gerilme yüzünden oluşan çıkıntı ve çukurlar.
- Intumescence.
- Flood-tide.
- Buckling.
- Rising.
kabarma alçama
- Büyük denizlerde suların yükselmesi ve altı saat sonra olağan düzeyden aşağı inmesi olayı.
- Tides, flood and ebb.
- Marées