kılçık atmak ne demek?
- Bir kimsenin işini karıştırmak, bozmak.
kılçık
- Balıkların eti arasında bulunan diken gibi ince ve küçük kemik.
- Fasulye, bakla vb. sebzelerin yeşil kabuğunda ve ekin başaklarında bulunan sert ve kıl gibi uzun lif.
- Alttaki güreşçinin, kuyruk sokumunu hızla ve birdenbire havaya kaldırarak sırtına abanmış olan güreşçinin dengesini bozup ön veya yan tarafına aşırıp atması.
- Spine.
- Fishbone.
- Fish's spine.
- Bone.
- Fish bone.
- Beard.
- String.
kılçıkbaşlılar
- Sindirim aygıtları olmayan, yaşamları boyunca asalaklık eden, genellikle uzunlamasına yuvarlak, hortumları dikenli solucanlar sınıfı; başıdikenliler.
- Thorny-headed worms.
- Kratzer
- Acanthocéphales
- Acanthocephala
atmak
- Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak.
- Bir şeyi yere doğru bırakmak.
- Bir kimsenin ilişiğini kesmek.
- Koymak
- Rastgele bir kenara koymak.
- Uzatmak.
- Bir yerden başka bir yere taşımak.
- Sille, tokat vurmak.
- Discard.
- Scut ch.