atmak ne demek?
- Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak.
- Bir şeyi yere doğru bırakmak.
- Bir kimsenin ilişiğini kesmek.
- Koymak
Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz.
B. Felek - Rastgele bir kenara koymak.
- Uzatmak.
- Bir yerden başka bir yere taşımak.
- Sille, tokat vurmak.
- Discard.
- Scut ch.
- Blow, blow out.
- Draw the longbow.
- Throw.
- Throw away.
- Throw into.
- Eject.
- Give a kick.
- Tell lies.
- Cashier.
- Cast.
- Cast away.
- Cast off.
- Catapult.
- Chuck.
- Chuck away.
- Chuck out.
- Dart.
- Dash.
- Deliver.
- Discharge.
- Doff.
- Drop.
- Elbow out.
- Elbow smb.
- Eliminate.
- Fabricate.
- Bung.
- Expel.
- Impute.
- Project.
- Reject.
- Remove.
- Scrap.
- Shed.
- Shoot.
- Sling.
- Toss.
atma
- Atmak işi.
- Pamuktan dokunmuş bir tür bez. (Dokumacılık)
- Atmak işiyle meydana gelmiş olan.
- Aşı ve sürgünlerin kendiliğinden ayrılması.
- Bir taraftan öbür tarafa uzatılan ağaç parçası veya uzunca maddeler.
- Resmin renginin güneş ışığında kalarak uçması.
- Patlayıcı yardımıyla herhangi bir maddeyi veya toprağı parçalara ayırma.
- The soul which is considered immortal.
- Inner Reality , , Soul, but also: body, spirit, senses End of the I-illusion; Self-remembrance in unity with Krishna Atma: 'the Sun of Suns, the Effulgence of Effulgences; it is the Supreme Light, the Swayamjyothi, the Self-effulgent' Atma: Unconquerable, indestructible, unlimited, the Existence-Knowledge-Bliss-wave of the ocean that is God.
- Atma.
atma dairesi
- Bk. atma döngüsü