körfezlere ayırmak ne demek?
- Embay.
körfez
- Karanın içine sokulmuş deniz parçası
- Kuytu, işlek olmayan.
- Denizlerin türlü biçimlerde karalar içine sokulmuş kolu.
- Karanın içine sokulmuş deniz parçası.
- Gulf.
- Inlet.
- Cove.
- Bight.
- Firth.
- Indentation.
körfez akıntısı
- Florida boğazından çıkıp Kuzey Atlas anadenizini güneybatı - kuzeydoğu yönünde aşan, genel coğrafyada özgün bir örnek olarak ele alınan sıcak su akıntısı.
- Gulf Stream.
- Gulf Stream
ayırmak
- Bölmek.
- Bir bütünden bir parçayı herhangi bir amaçla bir tarafa koymak, saklamak.
- Bir yeri bir engelle bölmek.
- Birbirinden uzaklaştırmak.
- Nitelik değişikliğini anlamak, fark etmek.
- Seçmek
- İki veya daha çok kimse arasındaki anlaşmayı, uzlaşmayı bozmak.
- Farklı davranmak, fark gözetmek.
- Separate.
- Set apart.