körfez ne demek?
- Karanın içine sokulmuş deniz parçası
Körfezin karşı kıyısında bir kömürcü kayığı demirlemişti.
Y. Z. Ortaç - Kuytu, işlek olmayan.
- Denizlerin türlü biçimlerde karalar içine sokulmuş kolu.
- Karanın içine sokulmuş deniz parçası.
- Gulf.
- Inlet.
- Cove.
- Bight.
- Firth.
- Indentation.
- Secluded.
- Sea inlet.
- Golfe
körfez akıntısı
- Florida boğazından çıkıp Kuzey Atlas anadenizini güneybatı - kuzeydoğu yönünde aşan, genel coğrafyada özgün bir örnek olarak ele alınan sıcak su akıntısı.
- Gulf Stream.
- Gulf Stream
körfez işbirliği konseyi
- Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Katar'dan oluşan körfez ülkeleri arasında iktisadi, mali ve gümrük konularında politik eşgüdüm ve uyumu sağlamak ve dışa karşı ortak gümrük tarifesi uygulamak amacıyla 1981 yılında kurulmuş konsey.
- Gulf Cooperation Council.