ikinci derecede kanıt ne demek?
Circumstantial evidence.
circumstantial
- İkinci derecede önemi olan
- Tesadüfi
- Durumla ilgili
- Teferruata dair
- Ayrıntılı, mufassal
- Duruma bağlı, koşullara bağlı
ikinci derecede kalan olaylar dizisi
Underplot.
ikinci derecede kıymetli
Semiprecious
kanıt
- Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz
- Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil.
- Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil.
- Bir davada, sav, savunma, ileri sürmenin doğruluğuna yargıcı, yargılığı inandırmak, kanı vermek için yargılama türesinin kullanılmasını, toplanılmasını uygun gördüğü yazılı belgelerin, sözlü işlemlerin tümü.
- Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanı verici belge, delil.
- Ümidi tamamen sönmüş. Ye'se düşmüş, ümitsiz, kederli, hüzünlü.
Evidence, proof.
Proof.
Evidence.
Argument.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
ikinci derecede kalan olaylar dizisiikinci derecede kıymetliikinci derecede likit varlıklarikinci derecede olanikinci derecede önemli olmaikinciikinci adikinci adresikinci anikinci anneden olan çocukikinci aoristikinci arakonakçıikinci asma katikinci aşama gideriikinci ayak duruşuikiiki açık modeliiki açılıiki addan oluşan soyadıiki adımderecederece almakderece derecederece derece artanderece derece değişenderecatderecatı kurbiyederecatı şemsiyederedere alabalığıdere alabaligidere bülbülüdere dam deresi