herkes için ben ödüyorum. ne demek?
- Everyone: i am paying for everyone.
herkes
- İnsanların bütünü
- One and all.
- To a man.
- The whole caboodle.
- All and sundry.
- Every man jack.
- All hands.
- Every damned one.
- People.
- Everybody.
herkes aklını pazara çıkarmış, yine kendi aklını almış
- Insanlar kendi akıllarını başkalarının aklından üstün görürler.
için
- Amacıyla, maksadıyla
- Sebep ve sonuç belirten bir söz
- -dan / -den dolayı, ... -dan / -den ötürü
- Özgü, ayrılmış.
- Düşüncesince, kendince, göre
- Hakkında
- Oranla, göz önünde tutulursa.
- Karşılığında, karşılık olarak.
- In the cause of.
- So as to.
ben
- Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartı
- En çok üzümde görülen olgunlaşma belirtisi.
- Saçta, sakalda beliren beyazlık.
- Olta veya tuzağa konulan yem.
- Kuşun yavrusuna taşıdığı yem.
- Teklik birinci kişiyi gösteren söz
- Kişiyi öbür varlıklardan ayıran bilinç.
- Bir kimsenin kişiliğini oluşturan temel öge, ego.
- Tekil birinci şahsı gösteren zamir.
- Yüzde ve vücudun diğer bölgelerinde görülen, tümör özelliğinde olmayan yerel leke veya işaret. Doğuştan veya sonradan sinir, bağ doku, eklenti bezleri ve damar gibi doku yapılarını fazlalığı veya eksikliği sonucu yavaş olarak biçimlenir, mole, nevüs.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
herkesherkes aklını pazara çıkarmış, yine kendi aklını almışherkes ayağa kalksınherkes bildiğini okurherkes davul çalar ama çomağı makama uyduramazherkes ektiğini biçerherkes evinde ağadırherkes hata yapabilirherkes ile yapılanherkes kaşık yaparherkeherkeleherkherk etmekherher 5 saniyeher ağacın meyvesi olmazher ağaç kökünden kururher ağaçtan kaşık olmaziçiniçin içiniçin çalışmakiçin dogaliçin güncellestiriçin içiniçin için gülmekiçin için yanan ateşiçin için yanmakiçin iyi gitmekiçiiçi açılmakiçi almamakiçi bayılmakiçi beni yakar