hasret bırakmak ne demek?
- Gerektiği anda bir şeyin yokluğunu hissettirmek
Kış günü, çoluğu çocuğu battaniyeye hasret bırakıp hepsini topladım, balkonda yattım.
Muzaffer İzgü
hasret
- Özlem
- Ele geçirilemeyen veya elden kaçırılan bir nimete veya kıymetli şeye üzülüp yanmak.
- Iç çekme, inleme, üzüntü, iç sıkıntısı, keder, zahmet, eseflenme, özleyiş.
- Özleyiş. İç çekme. Bir şeyi çok isteyip, arzulayıp ona kavuşamamaktan gelen üzüntü. (Bak: Husr)
- Sick.
- Sighed-for.
- Longing.
- Yearning.
- Craving.
- Hankering.
hasret çeken
- Wistful.
bırakmak
- Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak.
- Koymak
- Bir işi başka bir zamana ertelemek.
- Unutmak.
- Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek.
- Saklamak, artırmak.
- Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek
- Engel olmamak
- Break oneself of a habit.
- Leave.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
hasrethasret çekenhasret çekerekhasret çekmekhasret doluhasret gidermekhasret gitmekhasret kalmakhasret kalmışhasret olmakhasremehasrenhasrhashas a bee in his bonnethas a belly fullhas a big mouthhas a bone to pick withbırakmakbırakmak koyvermekbırakmabırakma alanlarıbırakma bedelibırakma gölgesibırakma kirişibırakbırak allah aşkınabırak allahını seversenbırak artıkbırak konuşsunbırahe