halel getirmek ne demek?
- Zarar vermek, engel olmak, ket vurmak.
Son nefesine kadar devlet adamı saygınlığına halel getirmeyen böyle bir metanet örneği olmuştu.
Haldun Taner
halel gelmek
- Bozulmak, zarara uğramak.
To be injured.
halel
- Bozma, bozukluk.
- Bozukluk. Eksiklik.
Injury.
Harm.
Prejudice.
Damage.
getirmek
- Gelmesini sağlamak
- Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak.
- Erişmek veya eriştiğini sanmak.
- İleri sürmek.
- Sebep olmak, ortaya çıkarmak.
- İletmek, bildirmek
- Sağlamak
- Bir makama atamak veya seçmek.
Bring.
Bring along.