güçsüz düşmek ne demek?
- Gücü yetmemek.
gücü
- Bez tezgâhında ipliği ayarlayan tezgâh tarağı.
- Consuming power.
- Hearness.
- Leaf.
- Reed.
- Weaving reed.
güçsüz
- Gücü olmayan, âciz.
- Kendisini yönetmede beceriksiz olan kişi.
- Faint.
- Flimsy.
- Impotent.
- Incapable.
- Insubstantial.
- Limp.
- Powerless.
- Senile.
güçsüz kalmak
- Flag.
düşmek
- Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
- Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan aşağıya inmek
- Yere devrilmek, yere serilmek.
- Hava taşıtları kaza sonucu hızla yere inerek çarpmak.
- Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak.
- Yağmak.
- Vurmak, değmek, rastlamak
- Vakti gelmeden ölü doğmak.
- Sâkıt olmak, sukut etmek.
- Arkasından gitmek, peşini bırakmamak
Türetilmiş Kelimeler (bis)
güçsüzgüçsüz kalmakgüçsüz olarakgüçsüz paragüçsüz sesgüçsüzcegüçsüzlesgüçsüzleşgüçsüzleşmegüçsüzleşmekgüçsünmegüçsünmekgüçsalgüçsalangüçsangüçselgüçsınavdüşmekdüşmek sukut etmekdüşmek üzere olmakdüşmedüşme alçalmadüşme dengesidüşme eğilimi olandüşme hastalığıdüşmandüşman ağzıdüşman başınadüşman çatlatmakdüşman düşmana gazel okumazdüşdüş azmasıdüş bakısıdüş çalışmasıdüş eylemek