gözenek ne demek?
- Delikli bir nesnenin deliklerinden her biri.
- Pencere.
- Bir işlemede, örgüde, ipliklerin kesilmesi, ayrı tutulması yoluyla oluşturulan boşluk, ajur.
- Canlı dokularda dış deri üzerindeki küçük, basit açıklık, mesame.
- Güneş yüzeyinde görülen küçük yuvarlak, kara lekelerden her biri.
- Bir malzemenin içinde irili ufaklı boşlukların bulunması durumu süngerimsi görünüş.
- Bitkilerde solunum ve fotosentez için gerekli oksijen ve karbondioksit alışverişine, suyun buhar olarak dışarı atılmasına yarayan, yaprakların alt yüzeyinde çok sayıda bulunan, hücreler arasındaki küçük deliklerden her biri, mesame.
- Ağaç türüne göre büyüklüğü değişebilen, işlenmiş kereste üzerindeki küçük girintiler.
- Bir özdek kütlesi içindeki mini ölçekte oluklardan her biri.
- Bk. por.
- Epidermis dokusunda bitkilerin gaz alış verişini yapan yaprak dokusundan su buharının (terleme) geçişini hızlandıran ve epidermis hücrelerinden farklı olarak klorofilli, böbrek şeklindeki iki hücrenin aralarında açıklık bırakarak oluşturdukları yapılar. Stoma.
- Ağaç kesitlerinde görülen büyük ya da küçük çukurcuklar.
- Katı yapılarda yüzeye açılan küçük boşluk.
- Çekirdek kılıfı üzerinde sitoplazmayla nükleoplazma arasında ilişkiyi sağlayan, sekiz çevresel granülle bir merkez
- Biyolojik yapılarda çeşitli görevleri olan farklı çaplardaki küçük delik, por.
- Stoma.
- Pore, porus.
- Stigma.
- Porosity.
- Pore.
- Poren des Holzes
- Pore
- Stomate
- Pore
gözenek macunu
- Cilâlanacak ya da verniklenecek ağacın gözeneklerini doldurmada kullanılan bir tür macun.
- Porenfüller
gözenek ölçer
- Porosimeter