gözene ne demek?
- Kovandan bal alırken arılardan korunmak için başa giyilen, ön tarafı telden başlık, gözlük.
gözenek
- Delikli bir nesnenin deliklerinden her biri.
- Pencere.
- Bir işlemede, örgüde, ipliklerin kesilmesi, ayrı tutulması yoluyla oluşturulan boşluk, ajur.
- Canlı dokularda dış deri üzerindeki küçük, basit açıklık, mesame.
- Güneş yüzeyinde görülen küçük yuvarlak, kara lekelerden her biri.
- Bir malzemenin içinde irili ufaklı boşlukların bulunması durumu süngerimsi görünüş.
- Bitkilerde solunum ve fotosentez için gerekli oksijen ve karbondioksit alışverişine, suyun buhar olarak dışarı atılmasına yarayan, yaprakların alt yüzeyinde çok sayıda bulunan, hücreler arasındaki küçük deliklerden her biri, mesame.
- Ağaç türüne göre büyüklüğü değişebilen, işlenmiş kereste üzerindeki küçük girintiler.
- Bir özdek kütlesi içindeki mini ölçekte oluklardan her biri.
- Bk. por.
gözenek macunu
- Cilâlanacak ya da verniklenecek ağacın gözeneklerini doldurmada kullanılan bir tür macun.
- Porenfüller