fücceten gitmek ne demek?
- Ansızın ölmek.
ansızın
- Hiç hatıra gelmedik bir sırada, ani, anide, aniden, ansız, apansız, apansızın, birden, birdenbire, dangadak, durup dururken, gürpedek, larpadak, patadak, pattadak, rappadak, şakkadak, şapadanak, şappadak, şırakkadak, yekin yekin, bedaheten, defaten, fücceten, nagehan, vehleten
- Unexpectedly.
- Suddenly.
- All of a sudden.
- Bang.
- Out of the blue.
- Instantaneous.
- For a wonder.
fücceten
- Ansızın ölmek.
- Birdenbire ölmek.
- Suddenly, unexpectedly, abruptly, rapidly.
füccar
- (Facir. C.) Günahkarlar. Açıktan günah işleyenler.
gitmek
- Bir yere doğru yönelmek
- Bir yerden veya bir işten ayrılmak.
- Çıkmak, ulaşmak.
- Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak.
- Sürmek, devam etmek
- Yakışmak, yaraşmak.
- Tüketilmek, harcanmak
- Götürülmek, gönderilmek.
- Take one's way.
- Go away.