ensesine yapışmak ne demek?
- Yakalayıp sıkıştırmak: Polisler ikametgâhsız diye ensene yapışırlar, seni deliğe tıkarlar. -Y. K. Beyatlı.
ensesine binmek
- Birine bir işi yaptırmak için sürekli baskı altında bulundurmak.
ensesinde boza pişirmek
- Birini çok üzmek, tedirgin etmek.
- 1) ısıtmak, kızgın duruma getirmek: Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş, vücutlarının teri mintanlarının üstüne çıkmıştı. -H. Taner. 2) birini çok üzmek, tedirgin etmek: İhtiyarlık kepaze şey... Şimdi çocuk evde ensemde boza pişiriyor. -R. N. Güntekin. 3) birini bir işi yapıp bitirmesi için sürekli sıkıştırmak.
- To keep a tight rein on.
yapışmak
- Birini rahatsız etmek, sataşmak, peşini bırakmamak, musallat olmak.
- Yapışıcı olan veya yapışkan bir maddeye bulanmış olan bir şey ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak
- İyice yaklaşmak, sokulup değmek.
- Aralık bırakmayacak biçimde üzerine dokunmak
- Bir iş yapmak amacıyla, hevesle bir şeyi eline almak
- Sıkıca yakalamak, tutmak, sarılmak
- Adhere.
- Cleave.
- Clench.
- Clinch.