ensesi kalın ne demek?
- Güçlü, istediğini yapabilen, sözü geçer (kimse).
- Varlıklı, zengin.
- Rich.
- Influential.
ensesinde boza pişirmek
- Birini çok üzmek, tedirgin etmek.
- 1) ısıtmak, kızgın duruma getirmek: Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş, vücutlarının teri mintanlarının üstüne çıkmıştı. -H. Taner. 2) birini çok üzmek, tedirgin etmek: İhtiyarlık kepaze şey... Şimdi çocuk evde ensemde boza pişiriyor. -R. N. Güntekin. 3) birini bir işi yapıp bitirmesi için sürekli sıkıştırmak.
- To keep a tight rein on.
ensesine binmek
- Birine bir işi yaptırmak için sürekli baskı altında bulundurmak.
kalın
- Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı
- Enli ve gür
- Düzlem biçimindeki şeylerde, iki yüz arasındaki uzaklık kendi cinsindekilere göre çok olan.
- Yoğun, akıcılığı az olan.
- Etli, dolgun
- Pes (ses)
- Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık
- Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü.
- Cihâz (bk. çeyiz, donatım).
- Thick.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
ensesinde boza pişirmekensesine binmekensesine yapışmakensestensest sonucu doğanenseense ak zarıense bağıense bağlamaense çukuruensens a seens categoryens kategoriens realissimumkalınkalın açınıkkalın altı çizilikalın bacaklı kuşkalın bacaklıgillerkalın bağırsağa ilaç taşıyan sistemkalın bağırsağın kolon bölümükalın bağırsakkalın bağırsak ile ilgilikalın baskalıkalıbkalıba basmakkalıba dökmekalıba dökmek