ensesine binmek ne demek?
- Birine bir işi yaptırmak için sürekli baskı altında bulundurmak.
ensesine yapışmak
- Yakalayıp sıkıştırmak: Polisler ikametgâhsız diye ensene yapışırlar, seni deliğe tıkarlar. -Y. K. Beyatlı.
ensesinde boza pişirmek
- Birini çok üzmek, tedirgin etmek.
- 1) ısıtmak, kızgın duruma getirmek: Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş, vücutlarının teri mintanlarının üstüne çıkmıştı. -H. Taner. 2) birini çok üzmek, tedirgin etmek: İhtiyarlık kepaze şey... Şimdi çocuk evde ensemde boza pişiriyor. -R. N. Güntekin. 3) birini bir işi yapıp bitirmesi için sürekli sıkıştırmak.
- To keep a tight rein on.
binmek
- Yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarını sallandırarak oturmak
- Bir yere gitmek için tren, vapur, uçak, otomobil vb. bir taşıtta yer almak
- Bisiklet, motosiklet, binek hayvanı kullanmak.
- İş istenilmeyen veya beklenilmeyen bir biçim almak.
- Bir şey sıkışarak yanındakinin üstüne çıkmak.
- Fiyat artmak.
- Eklenmek, katılmak
- Get on / onto.
- Mount.
- Board.