binmek ne demek?
- Yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarını sallandırarak oturmak
Belki de atlara binerek dolaşırız.
R. H. Karay - Bir yere gitmek için tren, vapur, uçak, otomobil vb. bir taşıtta yer almak
Vapurlara, trenlere ihtiyarları itip çocukları ezip biniyoruz.
O. S. Orhon - Bisiklet, motosiklet, binek hayvanı kullanmak.
- İş istenilmeyen veya beklenilmeyen bir biçim almak.
- Bir şey sıkışarak yanındakinin üstüne çıkmak.
- Fiyat artmak.
- Eklenmek, katılmak
Annemin dul maaşından ayrılmış bütçeme bir de posta masrafı binmişti her hafta.
Y. Z. Ortaç - Get on / onto.
- Mount.
- Board.
- Get on.
- Hop on.
- Ride.
- To get on.
- To get into.
- To board.
- To mount.
- To ride.
- To overlap.
- To be added.
- To get up on.
- To travel.
- To be added to.
- To go aboard.
- Enter.
binme
- Binmek işi
- Ek yerinde oluşan çift film kalınlığının durumu.
- Overlap.
- Überlappung
- Chevaudhement
binmeli yapıştırma
- İki film parçasının, uçları birbiri üstüne bindirilerek yapılan yapıştırma çeşidi. Uç uca yapıştırmanın karşıtı.
- Lap splice, overlapped (ABD: overlaped) splice, negative splice, neg splice.
- Überlappungskleben
- Collure chevauchement (négative)