ekmeğine yağ sürmek ne demek?
- Istemediği hâlde birinin işine yarayacak biçimde davranmak: Bu name, cumhuriyetçilerin ekmeğine yağ sürdü. -N. F. Kısakürek.
- Play into smb.'s hands.
ekmeğine göz koymak
- Birinin geçimini sağlayan işi elinden almaya çalışmak.
ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur
- Verimin bol olması, kullanılan malzemenin bol olmasına bağlıdır.
yağ
- Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde
- Vazelin, mazot gibi fizik nitelikleriyle yağları andıran ve sanayide kullanılan mineral madde
- Vücudun, atılması gereken amonyak, üre vb. maddelerini içine alarak deriden sızan ve ter kokusunu veren madde.
- Güzel kokulu bitkilerden çıkarılan uçucu, kokulu ve sıvı madde.
- Abartılı övgü.
- Bağıl devinimli parçalar arasına konarak kaymayı kolaylaştıran, sürtünme ve aşınmayı azaltan kaygan sıvı.
- Uzun zincirli organik asitlerin gliserinle oluşturdukları sıvı ya da katı ester.
- Sürtünmeyi azaltma görevi yapan çeşitli özdeklere verilen ad.
- Yağ asitlerinin gliserolle oluşturduğu bileşik.
- Oil.
sürmek
- Yönetip yürütmek, sevk etmek.
- Önüne katıp götürmek.
- Uzatmak, ileri doğru itmek
- Dokundurmak, değdirmek
- Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek
- Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek
- Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak
- Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak.
- Tutuklunun bu durumunun daha sürüp sürmeyeceği belli süreler içinde Sorgu Yargıçlığınca incelenerek, toplanan kanıtlara göre sanığın salıverilmesine yer olmadığının ve böylece tutukluğun uzamasının belirtilmesi ve uzaması.
- Sürüm işlemi.