doğrusunu açıklamak ne demek?
Straighten out, straighten.
straighten
- Doğrusunu açıklamak
- Düzleştirmek
- Yoluna girmek, kalkmak
- Doğrultmak, düzeltmek, tesviye etmek
- Doğrulmak, düzelmek
- Yoluna koymak
doğrusunu öğrenmek
Ascertain.
doğrusu
- Gerçeği söylemek gerekirse, gerçek şu ki
In fact.
Actually.
As a matter of fact.
Honestly.
To tell the truth.
In all conscience.
Frankly speaking.
Strictly speaking.
The straight of it.
açıklamak
- Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek.
- Bir sorunla ilgili aydınlatıcı bilgi vermek, tavzih etmek.
- Bir sözün, bir yazının ne anlatmak istediğini belirtmek, yorumlamak.
- Açıkça söylemek, ifşa etmek
- Belirtmek, göstermek, açığa vurmak, izhar etmek.
Clear.
Explain.
State.
Clarify.
Clear up.