doğru ne demek?
- Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı.
- Gerçek, yalan olmayan.
- Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun
Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur.
A. Gündüz - Gerçek, hakikat
Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz.
N. Ataç - İki nokta arasındaki en kısa çizgi.
- Yanlışsız, eksiksiz.
- Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca.
- Yakın, yakınlarında
Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu.
F. R. Atay - Gerçeğe uygun olan.
- (Mantıkta) Düşünme yasalarına uygun olan.
- Akla, mantığa uygun.
- Dürüst, namuslu, ahlaklı.
- Correct.
- True.
- Right.
- Exact.
- Accurate.
- Proper.
- Authentic.
- Honest.
- Fair.
- Truthful.
- Straight.
- Direct.
- Above-board.
- Faithful.
- Guileless.
- Just.
- Orthodox.
- Righteous.
- Sincere.
- Spot-on.
- Square.
- Upstanding.
- Through.
- Thru.
- Thro.
- Aboveboard.
- Base.
- Becoming.
- Fitting.
- Mathematical.
- Precise.
- Upright.
- Vrai
- Verus
doğru açı
- 180 derecelik açı.
- Straight angle.
doğru akım
- İletken bir devre üzerinde yön değiştirmeyen sürekli elektrik akımı.
- Bk. düz akım.
- Hep aynı yönde yol alan elektrik akımı. Dalgalı akımın karşıtı.
- Direct current.
- Direct current, DC.
- Continuous current.
- Gleichstrom
- Courant continu