delalet etmek ne demek?
- Yol göstermek. Kılavuzluk etmek.
- Göstermek, anlatmak, demeye gelmek
Meğer fazla süs zenginliğe değil, fukaralığa delalet edermiş.
A. Haşim - Belirtmek
Halep içinde bahara delalet eden işaret yoktur.
R. H. Karay - Bk. demeğe gelmek, demek olmak
- To act as a guide (for.
- To be a sign of.
- To indicate.
- To act as an intermediary (for.
- Bode.
- Denote.
- Guide.
- Import.
- Point.
- Signify.
demeğe gelmek demek olmak
- Herhangi bir şey başka bir şeyin işareti olmak, şu veya bu anlama gelmek. (NE DEMEK OLDUĞU, Delâlet, Signification).
- Signifier
delalet etme
- Prefiguration.
delalet
- Kılavuzluk, aracılık
- İz, işaret.
- Bk. gösterme
- Delil olmak. Yol göstermek. Kılavuzluk. Doğru yolu bulmakta insanlara yardım etmek.
- Guidance.
- Mediation.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.