cılız bir sesle konuşmak ne demek?
- Bleat.
cılız
- Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif
- Güçsüz, sönük (ışık).
- Basit, değersiz, önemsiz
- Skinny.
- Puny.
- Weak.
- Of poor physique.
- Fatless.
- Feeble.
- Rickety.
cılız ana ışık
- Ana ışığın, dar bir alanı aydınlatacak biçimdeki durumu. (Bu durumda görünçlüğün büyük bir bölümü karanlık ya da yarı aydınlık görünüş alır).
- Low key (lighting).
- Éclairage faible sur le plan principal
bir
- Sayıların ilki.
- Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı.
- Bu sayı kadar olan.
- Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı).
- Tek.
- Beraber.
- Eş, aynı, bir boyda.
- Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek.
- Kuyu. (Osmanlıca'da yazılışı: bi'r)
- Yıldırım. Bulutdan buluta veya bulutdan yere elektrik boşanması.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
cılızcılız ana ışıkcılız hayvancılız kimsecılızlaşmacılızlaşmakcılızlıkcılıgancılacılatlıayakcılbırcıldaycılgacıbcıbacıbılcıbıldakcıbırbirbir abam var atarım, nerede olsam yatarımbir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardırbir açıdabir açida ilerlebir adama kırk gün ne dersen o olurbir ağaçta gül de biter, diken debir ağaçtan okluk da çıkar, bokluk dabir ağız dolusubir ağızdanbibi eyyi halbi gayri hakkın mal edinmebi hadbi haseb il verase