cılızlık ne demek?
- Cılız olma durumu
İkimiz de bir çocuk cılızlığı içinde afacan ve ele avuca sığmazdık.
S. F. Abasıyanık Puniness.
cılız
- Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif
- Güçsüz, sönük (ışık).
- Basit, değersiz, önemsiz
Skinny.
Puny.
Weak.
Of poor physique.
Fatless.
Feeble.
Rickety.
cılızlaşma
- Cılızlaşmak işi.
cılızlaşmak
- Zayıf ve güçsüz düşmek, zayıflamak.
- Basitleşmek, değersizleşmek, önemsizleşmek.
- Gücünü, değerini yitirmek.
(nesne almayan fiil).