buyrukata ne demek?
- Büyük amir, başkan.
- Buyruk-ata.
büyük
- Bkz. makro, hipertrofik
- Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), küçük karşıtı
- Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram)
- Niceliği çok olan
- Üstün niteliği olan
- Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş
- Önemli
- Alman mastı.
- Large.
- Wide.
buyrukalp
- Emir veren büyük ve yiğit adam, amir.
- Buyruk-alp.
- (bkz. buyruk)
buyruk
- Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir, ferman.
- Egemenlik.
- (Kant'ta) -> (Kişisel) ilkelerin (maxim) karşısına konulan nesnel geçerli ve bir gerekliliği (eylemin zorunluluğunu) dile getiren ahlâk önermesi. //buyruklar ikiye ayrılır: Koşullubuyruk, koşulsuzbuyruk, bkz. koşullubuyruk, koşulsuzbuyruk
- Kendi başına hareket eden.
- Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir.
- Önder, amir, sözcü.
- Ordinance.
- Prescription.
- Writ.
- Decree.